Saturday, April 26, 2008

Bula!



































































Suva’ya giden otobuse binmek icin gardayiz. Cennet adalarda gecirdigimiz bir haftadan sonra gezimize gerceklik boyutu katmak istiyoruz bir de kitaplarda pek methedilen Fiji Muzesini gezmek. Ingilizce resmi dil oldugundan insanlarla anlasma konusunda bir sorunumuz yok. Ilk otobusun on dakika icinde kalkacagini ogreniyoruz, biletlerimizi alip 1960'lardan kalma ve Amerikan okul otobusunden bozma sehirlerarasi otobuse binip yerlerimizi aliyoruz. Bilet kontrolu de tamamlandiktan sonra dort saat surecek yolculuk basliyor.
Otobus yolculari Fiji’nin karisik etnisitesini yansitiyor. Etrafimizda yerliler, Hintli Fijililer ve Cinli Fijililer var. Son iki grup Fiji topraklarinda calistirilmak uzere Ingilizler tarafindan gecici isci olarak yuz yirmi yil kadar once bolgeye getirilip sonra da buraya yerlesmis insanlarin cocuklari. Ozellikle iki buyuk grup olan yerli ve Hinli Fijililer arasinda toprak mulkiyeti ve politik temsil konusunda anlasmazliklar yasaniyor ve yerlilerin kontrolunde olan ordu geregini gordugunde darbe yapiyor. En son darbe 2006'nin Araliginda yasanmis ve askeri yonetim hala mevcut.


Otobusumuz eski olmasina ragmen bir televizyon ve DVD player ile modernize edilmis ve otobus hareket ettikten hemen sonra bir film basladi. Film Afrika’ya safariye gelip sonra da cesitli ugursuzluklardan dolayi bir aslan ailesi tarafindan yenmeye calisilan turislerin basindan gecenleri anlatan bir korku filmi. Seyretmemeye calistim ama olmuyor ki. Basima herhalde su ana kadar daha absurd birsey gelmemistir diye tahmin ediyorum. Dusunun Fiji’de dokulen bir otobusun icinde yolculuk ederken biz Fiji'nin cografyasina, icinden gececegimiz kasaba, koyler ve insanlara bakalim derken, gozlerimiz televizyon ekraninda kulaklarimiz aslan kukremesi ve insan cigliklari ile cinlaryarak korku filmi seyrediyoruz. Durumun farkina varip uzun uzun gulmedim degil aslinda. Sonunda insanlar aslanlari alt edip film bittiginde yolu yarilamistik. Ogleden sonra bes bucuk gibi sehre varip, taksicinin bizi goturdugu bir otele yerlestik, guzel bir Hint restaurantinda aksam yemegi ve barda bir icki ile aksamimizi tamamlarken yarinki planimizi da yapmistik.


Yerliler yine 120-130 yil oncesine kadar dusman diye belledikleri insanlari canli ele gecirdiklerinde bir guzel kesip, baharatlar ve soslarla cesitli sekillerde pisirip (kizartma, kaynatma, bugulama vs) afiyetle yiyorlarmis. Yiyemedikleri kismini da sonrasi icin kurutup sakliyorlarmis.


Aleks artik benim neredeyse her gordugum yerli icin sakayla karisik “bu bizi yer Aleks” cumlemi duymaktan bikmisti ama Fiji Muzesinde insanlari yerken kullandiklari alet edevatlari ve baharatlari anlatan kisimlari dolasirken isin ciddiyetini anladi. Mesela bolgeye misyoner olarak gelip sonra da yerliler tarafindan yenmis bir rahibin ailesi icin 2003 yilinda af seremonisi bile duzenlendigini anlatan ve rahipten kalan esyalarin sergilendigi kisim bile vardi. Yerliler buyuk ve guclu insanlar, hani bizler yanlarinda kucuk kaldik ama sakin ve kendi hallerindeler. Inglizlerin bolgedeki etkileri ile de aslinda bir tek insan yeme adetlerini degil orjinal kulturlerini tamamen kaybetmisler. Suva sokaklarinda dolasirken bize bol bol Bula (merhaba) diyip nereden geldigimizi sordular. Sasirtici olan sey de arada o kadar mesafe olmasina ragmen insanlarin Turkiye'nin nerede oldugunu bilmeleriydi. Biz Turklerin kaci acaba Fiji'nin nerede oldugunu bilir diye dusundum.
Insan eti yerken kullanilan catallar (Insan yeme catali:))








Biz Suva'dayken inanilmaz derecede cok yagmur yagdi, saganak degil, bardaktan bosanircasina degil daha fena bir yagmurdu ama hava sicacikti. Onun icin yagmurda yurumek zorunda kaldigimizda yuruduk ama Aleks birkac kez islanip kurudu ve eve dondukten sonra da grip olup yataklara dustu.







Suva'da hersey planladigimiz gibi yurudugunden Fiji’de gecirecegimiz son gece icin Nadi'ye dondugumuzde amacimiza ulasmis olmanin mutlulugu icindeytik ama gunun yorgunlugu da kendini hissettiriyordu. Donus yolculugu, kendimize kiyak cekmek amaciyla rezervasyonunu Vankuuver'den yola cikmadan yaptigimiz bes yildizli otel odasinin rahatligina kavusma hayali ile gecti. Uzun bir banyo ve guzel bir yemek sonrasinda uzandigimiz yatakta derin ve rahat bir uykuya daldik.


Not: Fiji gezimizi sadece bu yazi ile anlatmis oldum ve detaylari birgun konustugumuzda anlatiriz.