Güneş Yanığı
Varadero, Havana’nın 130 km doğusunda Atlantik okyanusuna doğru uzanan, kilometrelerce uzunlukta beyaz bir kumsala sahip, otel ve turistlerle dolu bir yarımada. Onun dışında da aslında tarih veya kültürel olarak önemi olan bir yer değil. Devrimden önce Amerikalıların çok rağbet ettiği, kumarhane ve pavyonları ile meşhur bir yermiş zaten. 90’lar sonrası ile yıldızı yine parlamaya başlamış. Hani bizde de uçağa atlayıp Akdeniz sahillerindeki tatil köylerinde bir iki haftasını geçirip dönen turistler vardır ya, Küba’da da bunu Varadero'da yapıyor turistler. Deniz, güneş, lüks tesisler, sonra bir iki gün turistleri otobüslere doldurup civardaki yerlere götüren günlük turlara da katıldınız mı tamam oluyor.

Gerçekten zamanın dışındaymışsınız gibi hissediyorsunuz. Yeni bir yere gitmekle çevrenizdeki herşeyin değişmesinin dışında, Ocak ayında denize girip güneşlenirseniz başka bir zamanda başka biriymişsiniz gibi hissedebiliyorsunuz, yani kopuş o kadar keskin ama hoş oluyor.
Otobüs bizi Varadero’ya götürürken çok ilginç bir durum dikkatimi çekti. Mola verdiğimiz yerde okyanusun kenarında durup denize bakarken birden birşey farkettim: sessizlik. Evet sessiz dedim bu deniz kenarı ve bunun martıların olmamasından kaynaklandığını anladım ve çok şaşırdım. İstanbul’da da Vankuver’de de pazardaki satıcılar misali çığlık atıp, gökyüzünde süzülen deniz çingeneleri dediğim martılar ve sesleri doldurur deniz kenarlarını. Ama orada, o anda onların olmayışı hem ilginç geldi hem de onların varlığının güzel olduğunu anladım. Yani bir tek kulaklarımız değil gözlerimiz ve ruhumuz da alışmış onlara. Hatalı olabiliriz tabii, ama martıların o coğrafyada bulunmayışının sebebini, havanın martıların oraları mesken edinmeleri için çok sıcak olmasına bağladık biz. Martılar yerine tek tük pelikanlar var ve bir de kartala benzer kuşlar gördük su üstünde uçan ama onlar da denizden mi beslenir şüpheliyim.




0 Comments:
Post a Comment
<< Home