Küba

Yolculuk yaklaştıkça yeni bir yer keşfetmenin heyecanı ve sevinci arttı. Aksilik bu ya çok çalışmam gereken bir projem var ama Aleks bu defa da akşamları Havana hakkında bilgi toplamakla geçiriyor vaktini ve bu beni hem memnun ediyor hem de sinirlendiriyor. Memnun ediyor; diyorum ki içimden Aleks bu kadar ayrıntılı bilgi ile Havana’yı avucunun içi gibi öğrendi, bu da işimizi kolaylaştıracak, sinirlendiriyor; herşeyi öğrenip, kontrolünün dışında birşey olmasını istemiyor. Harita üzerinde iki nokta arası kaç dakikada yürünebilir hesapları bile yapmaya çalışıyor. Ama sevgilim hani macera, hani keşfetme, bunlar da zevkli, hadi kalk sen artık, geç oldu, yat...diyip hem onu hem kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Hem ben 6 saatlik uçak yolculuğuna da güveniyorum, neler yapabileceğimize bakarım Havana’da ve bu sorun da böyle çözülür diyorum. Tabii evdeki hesap ile çarşı birbirine uymaz.
Uçaktaki koltuklar o kadar dar ki bırakın kitap okumayı, gözünüzü kırpıp nefes almak bile zor. Yani en temel hareketleri bile yapmak olanaksız. Bir de üstüne Aleks arkaya yatmayan bir koltukta oturuyor. Onun durumu benden fena. Yolculuk sırasında ona acıyıp iki santim hareket edebilsin diye onunla yer değiştiriyorum. Kabin görevlisinin arkaya yatmayan koltukta oturduğu için Aleks’e bedava kulaklık vermesine (kulaklık tabii ki parayla!!) sevinelim mi ağlayalım mı bilemedik. Acılarını paylaştığım için bana da bedava kulaklık verildi. Kah sinirlenilip kah sakinleşilip 6 saat geçirildi ve Varadero havaalanına varıldı. 2,5 saat otobüs yolculuğu daha, akşam 9, oteldeyiz ve akşam yemeği yiyoruz.

Vancouver-Küba arasında 4 saat fark var. Biz İstanbul yolculuklarından antremanlıyız diyip bi de üstüne biz Türküz, bize birşey olmaz diyoruz ama Aleks’e değil de olan bana oluyor. Sonraki birkaç gece, Havana sokaklarında o kadar dolaşmanın yorgunluğu da eklenmişken, ben uyuyamıyorum ama yanımdaki sevgilim mışıl horul uyuyor.
0 Comments:
Post a Comment
<< Home